-
1 yukarı
yukarı obere(r) Teil; Ober-, obere(r); nach oben; der Obere, Vorgesetzte; fig höhere, obere (Klasse);yukarı kat Obergeschoss n;eller yukarı! Hände hoch!;yukarı çıkmak hinaufgehen;yukarıdan von oben;yukarıdan almak von oben herab behandeln;yukarıdan aşağı von oben nach unten;-den yukarı göstermek älter wirken als -
2 yukarı
I s der obere Teil\yukarıdan aşağıya von oben nach untensekiz yüz metre \yukarıdan aus einer Höhe von achthundert MeternII adj obere(r, s)\yukarı çıkmak hinaufgehen; ( asansörle) hinauffahren, hochfahrenbir aşağı bir \yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/geheneller \yukarı! Hände hoch!
См. также в других словарях:
çizmeden yukarı çıkmak — bilmediği, aklının ermediği, yetkisi dışındaki bir işe karışmak Daha çoğunu istemeye kalkarsa iş değişir o zaman; buna çizmeden yukarı çıkmak denir, herkes haddini bilmeli. M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
URUC — Yukarı çıkmak. Yükselmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İ'TİLA — (Ulüv. den) Yükselmek. Yukarı çıkmak. * Yüksek rütbelere çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çizme — 1. is. Koncu diz kapaklarına kadar çıkan bir çeşit ayakkabı Bedevi kadınları altı iri çivili bir tür yarım çizme giyiyorlar. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çizmeden yukarı çıkmak çizmeleri çekmek 2. is. Çizmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağmak — 1. e, ar Yükselmek, yukarı doğru çıkmak Ay oldum âleme doğdum, bulut oldum göğe ağdım. Yunus Emre 2. e, ar 1) Sarkmak, aşağıya inmek Hiç konuşmadan güneş batıya ağıncaya dek çalıştılar. R. N. Güntekin 2) Bir yana eğilmek, meyletmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalkmak — nsz, ar 1) Gitmek üzere yerinden ayrılmak Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız. 2) den Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. H. Z. Uşaklıgil 3) den Uyanarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük